Gariplerin dostu Hasan Dede
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 05 Ağustos 2009
Hasan Dede Anadolu’da yetişen velîlerdendir. On sekizinci asırda Nevşehir’de yaşamıştır. Halk arasında meşhûr olup “Hasan Baba” ve “Hasan Emmi” diye de tanınır. Halkın, tevekkülü, çalışkanlığı ve üstün ahlâkı ile çok sevdiği ve hürmet gösterdiği bir velî idi...
Bağdâdlı velî Abdullah Hayderî
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 04 Ağustos 2009
Abdullah Hayderî hazretleri, Bağdâd’da yetişen büyük velîlerdendir. Büyük velî Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin ilk hilâfet verdiği talebesidir. Doğum ve vefât târihleri kesin olarak bilinmemektedir. Bağdâd’da doğdu ve orada vefât etti.
Abdullah-ı Hayderî’nin babası da Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerine son derece muhabbet olan bir zat idi..
Sicâh bin Hâris ve Mâlik bin Nüveyre
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 02 Ağustos 2009
Mâlik bin Nüveyre, Benî Temîm kabîlesinin reîsi idi. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Medine’ye gelerek Müslüman olduğunu söyledi. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ahirete teşrif ettikten sonra Arabistân halkının çoğu dinden çıktı, mürted oldu...
Büyük mutasavvıf Abdullah-ı İsfehânî
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 02 Ağustos 2009
Abdullah-ı İsfehânî hazretleri, İsfehan’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. 1361 (H.763) senesinde vefat etti. Şam’a ve başka yerlere gidip oralarda bulunan âlimlerden ilim öğrendi. Kendisinden de birçok kimse istifâde etti. Ebü’l-Abbâs-ı Mürsî hazretlerinin sohbet ve hizmeti ile şereflenerek, tasavvufta yetişti. Hocasının vefâtından sonra oralarda duramayıp, Mekke-i mükerremeye gitti. Vefâtına kadar orada ikâmet etti...
Hadîs âlimi Abdullah Harrâz
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 31 Temmuz 2009
Abdullah Harrâz, evliyânın büyüklerindendir. İsmi Abdullah bin Muhammed, künyesi Ebû Muhammed’dir. Rey şehrinde doğup büyüdü. Doğum târihi bilinmemektedir. Hicrî 922 (H.310) târihinde vefât etti. Rey ve Bağdâd’da ilim tahsîl etti.
Özrü kabul etmeyen adamın hazin sonu!
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 30 Temmuz 2009
Pir Muhammed Gencevî hazretleri on altıncı asırda Karabağ’da yetişen meşhur velîlerdendir. Karabağ’ın Gence şehrinden olup, evliyânın büyüklerinden Şems-i Tebrîzî’nin torunlarındandır. Tasavvufta zamânının meşhûr velîlerinden Abdülgaffâr hazretlerinin ders ve sohbetlerinde yetişip kemâle erdi...
Huneyn gazisi Âmir bin Amr
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 29 Temmuz 2009
Huneyn Gazâsında İslâm ordusu önce mağlûb olacak gibi bir duruma düştü. Sonra tekrâr toparlandılar. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, “Yâ Rabbî! Va’dettiğin yardımı ve zaferi ihsân eyle” diye duâ etti... Bundan sonra, Rabbânî yardım ve Sübhânî meded yetişti. Beyâz melekler atlara binmiş oldukları hâlde muhârebeye katıldılar...
Bir gönül sultanı Hüseyin bin Ahmed
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 28 Temmuz 2009
Hüseyin bin Ahmed, çok kerâmetleri ve üstün hâlleri görülen bir zattır. Kıymetli sohbetlerinde buyurdu ki:
“Ey talebelerim! Biliniz ki, Allahü teâlâ bu kadar azamet ve büyüklüğü ile bizlere gayet yakındır. Bu sözü anlayamazsanız da, böylece i’tikâd edip inanmalısınız. Size lâzım olan odur ki, tenhâda ve açıkta edebi gözetiniz. Evinizde tek başınıza olduğunuz zaman dahi, ayağınızı uzatmayınız. Her ân Allahü teâlânın sizi gördüğünü biliniz ve ona göre hareketlerinizi düzenleyiniz.
Kendinizi, zâhir ve bâtın edebi ile süsleyiniz. Görünüşteki zâhir edeb; Allahü teâlânın emirlerini yapmak, yasaklarından kaçınmak, dâima abdestli bulunmak, istiğfar eylemek, az söylemek, her işin inceliğini titizlikle yapmak, İslâm âlimlerinin eserlerini okumak gibi husûslardır. Bâtın edebi ise; yabancılarla düşüp kalkmamak, dünyâya bağlanmamak, Allahü teâlâyı unutturacak her türlü işten uzaklaşmaktır.”
Sâdık talebenin güzel sonu...
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 27 Temmuz 2009
Sırrî-yi Sekatî hazretleri evliyanın büyüklerindendir. Kıymetli nasihatleri vardır... Bir gün vaaz veriyordu. Sultânın adamlarından birisi, merasim ile oradan geçerken, (Şuraya bir uğrayalım) deyip, içeri girdi...
Bir yalancının hazin sonu!..
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 26 Temmuz 2009
mâm-ı Ebû Yûsuf, İsmâil bin İbrâhim’den rivâyetle Abdülmelik bin Umeyr; Sakîften bir zât bana şöyle anlattı: “Hazreti Ali, beni Abkara’ya vâli tayin etti. Onların yanında bana şunları söyledi:
-Bunların ödeyecekleri vergileri tam olarak almaya bak. Herhangi bir husûsta rûhsat vermekten, acımaktan şiddetle sakın. Asla sende bir zaaf görmesinler, öğle vakti de bana gel!