Büyük mutasavvıf Hasan Efendi

Meşhurların Son Sözleri

Salı, 22 Aralık 2009

Hasan Efendi, Osmanlı devri ulemâsındandır. İlim tahsîlini İstanbul’da yaptı. İstanbul’da “Mirahor Zâviyesi”nde yerleşip zâhir ve bâtın ilimlerinde yetişmek için çalıştı... 
Bu mübarek zat, Şeyhülislâm Şeyhî Efendinin sohbetlerine devâm etti. Sonra İbrâhim Gülşenî’nin halîfelerinden Hasan Zarîfî’ye talebe oldu. Tasavvufta epey yol katetti. Fakat tam olarak yetişmeden hocası Zarîfî Efendi vefât etti. Bunun üzerine Şeyh Yâkûb Efendinin hizmetine girdi ve talebesi oldu. İlim tahsîl ettiği sıralarda kendini o kadar ilme vermişti ki, odasına girer kapısını kilitletirdi. Sâdece namaz ve ders vakitlerinde açtırırdı. Odasında dâimâ çalışmakla, ibâdet ve zikir ile meşgûl olurdu. Devamlı yalnız kalmayı tercih eder, mânen yükselmek için gayret gösterirdi...

Devamını oku...

Harem-i şerîf imâmı Ebü'l-Hüseyin Şirvânî

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 20 Aralık 2009

Ebü’l-Hüseyin Şirvânî, İran’da yetişen büyük velîlerdendir. Onuncu asrın ortalarında vefât etti. İlim öğrenmek için çok yerleri dolaştı. Mısır’da yerleşti. Sonra Mekke-i mükerremeye gitti. Vefâtına kadar orada ikâmet etti...

Devamını oku...

Mevlânâ dergâhına dil uzatanın sonu!..

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 20 Aralık 2009

Emîr Ârif Çelebi, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin torunu, Sultan Veled’in oğludur. 1271 (H.670) senesinde doğdu. 1319 (H.719) senesinde Konya’da vefât etti. Kabri oradadır. Küçük yaşta dedesi Mevlânâ hazretlerinin teveccühlerine kavuştu. Babası Sultan Veled’den zâhirî ve bâtınî ilimleri öğrendi. Babasının vefâtından sonra onun halîfesi, vekîli oldu...

Devamını oku...

Şehid velî Utbet-ül-Gulâm

Meşhurların Son Sözleri

Cuma, 18 Aralık 2009

Utbet-ül-Gulâm hazretleri, büyük velîlerdendir. Doğum ve ölüm târihi bilinmemektedir. Rumlarla yapılan bir muhârebede şehîd düştü. Kemâl sâhibi bir zât idi... Dâima murâkabe hâlinde bulunurdu. O, Allahü teâlâdan başkasıyla meşgûl olmaz, devamlı Allahü teâlâyı anar ve hatırlar, O’ndan bir an bile gâfil olmazdı. Bâzan öyle dalardı ki, gideceği yeri geçer, farkında olmazdı.

Devamını oku...

Mudurnulu Mehmed Dede

Meşhurların Son Sözleri

Perşembe, 17 Aralık 2009

Mehmed Dede Bolu-Mudurnu’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1523 (H.930) senesinde vefât etti. Tasavvufta, Çelebi Efendinin sohbetlerinde kemâle erdi. Halvetî yolunda yetişti...

Devamını oku...

Büyük velî Ali el-Venâî

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 16 Aralık 2009

Ali Venâî hazretleri, âlim ve velîlerdendir. Tam ismi “Ali bin Abdülber bin Ali” künyesi “Ebü’l-Hasan el-Hüseynî el-Venâî”dir. 1756 (H.1170) senesinde, Mısır’ın Saîd limanı köylerinden Venâ’da doğdu. 1797 (H.1212) senesinde Medîne-i münevverede vefât etti...

Devamını oku...

Ebabil kuşları ve Ebrehe'nin sonu!

Meşhurların Son Sözleri

Çarşamba, 16 Aralık 2009

Habeşistan Kralı Necâşinin Yemen’de Ebrehe adında bir vâlîsi vardı. [Habeş pâdişâhlarının hepsine (Necâşi) denir.] San’a şehrinde Kuleys adını verdiği bir kilise yaptırdı. Sonra Necâşiye bir mektûb yazıp şöyle dedi: 
Senin için bir kilise yaptırdım ki, benzeri görülmemiştir ve senden önceki krallara böylesi nasîb olmamıştır. Burayı Arablar için hac yeri yapacağım ve artık Kâbe’ye kimseyi göndermeyeceğim!”

Devamını oku...

Bir hikmet ehli Şumeyt bin Aclân

Meşhurların Son Sözleri

Pazartesi, 14 Aralık 2009

Şumeyt bin Aclân, Tâbiînin büyüklerindendir. Hikmetli sözleri, güzel huyları ile herkesin sevgilisi olmuştu. Buyurdu ki: 
“Ey Âdemoğlu! Sen sustuğun müddetçe selâmettesin. Konuştuğun zaman sakınmaya (düşünüp, ölçülü ve dikkatli konuşmaya) yapış!..”

Devamını oku...

Anadolu velîlerinden Şücâeddîn Karamânî

Meşhurların Son Sözleri

Pazar, 13 Aralık 2009

Şücâeddîn Karamânî, Anadolu velîlerindendir. Aslen Aksaraylı olup, Karamânî nisbetiyle meşhûr olmuştur. Doğum ve vefât târihleri bilinmemekle birlikte, Çelebi Sultan Mehmed Han ve İkinci Murâd Han zamanlarında yaşadığı bilinmektedir...

Devamını oku...

Hindistanlı velî Şeyh Behrâm

Meşhurların Son Sözleri

Cumartesi, 12 Aralık 2009

Şeyh Behrâm onyedinci asırda Hindistan’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. Şeyh-ul-meşâyıh olarak bilinir... 1647 senesinde Mirzâ Muzaffer, Beytûlî ve çevresini zabt etmesi için bir Hindû’yu görevlendirip gönderdi. Dinsiz ve zâlim olan bu Hindû oraya gelince, kasaba halkı çok sıkıntı çekti. Müslümanlara yapmadığı zulüm ve işkence kalmadı...

Devamını oku...