Bağdâtlı velî Ebû Hamza
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 08 Şubat 2010
Ebû Hamza Bağdâdî hazretleri kelâm, fıkıh, tefsîr, hadîs âlimlerinden ve evliyânın büyüklerindendir. Dokuzuncu yüzyılda Bağdât’ta yaşadı. Doğum târihi bilinmemektedir. 901 (H.289) senesinde Bağdât’ta vefât etti...
Gece okları ulaşır hedefe!
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 07 Şubat 2010
Seyyid İbrâhim Desûkî Hazretleri Mısır’da yetişen büyük velîlerdendir. Hazreti Hüseyin vasıtası ile nesebi Peygamber Efendimize dayandığı için Seyyiddir.1235 (H.633) senesinde Nil Nehrinin batısında Desûk köyünde doğdu. 1277 (H.676) târihinde vefât etti...
Hazreti Berra (radıyallahü anh)
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 06 Şubat 2010
Berra (radıyallahü anh) Eshab-ı kiramdandır. Hayatı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Bazı hadis-i şerifler ondan rivayet edilmiştir. Ondan rivayet edilen bir hadis-i şerifte, Resulullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki:
Şefkat hazinesi Sırrî-yi Sekatî
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 05 Şubat 2010
Büyük ve meşhûr velîlerden Sırrî-yi Sekatî hazretlerinin, zühd ve edepte pek çok harikulâde hâl ve hareketleri, tasavvufa dâir sözleri meşhûrdur. Bir yere gittiğinde, yolda olan şeyler ve havada uçan kuşlar, açık bir lisân ile kendisine selâm verirlerdi.
Osmanlı âlimlerinden Muslihuddîn Tavîl
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 04 Şubat 2010
Muslihuddîn Tavîl, zamânındaki tasavvuf ehli zatların hiçbirinden feyz alamaz. En sonunda Şeyh İlâhî hazretle-rine talebe olur...
Muslihuddîn Tavîl, Osmanlı âlim ve velîlerindendir. Kastamonu’ya bağlı Küre’de doğdu. On altıncı asrın başlarında Bursa’da vefât etti. Orada medfundur...
Muslihuddîn Tavîl, zamânının âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsîl etti. Birçok ilmî eserleri okuyup müzâkere etti ve yüksek derecelere ulaştı. Şöhreti her tarafta duyulup, âlimler arasında yüksek bir dereceye sâhib olduktan sonra tasavvufa yöneldi. Zamânındaki tasavvuf ehli birçok zâtın sohbetinde bulundu, fakat hiçbirinden kalbi mutmain olup, rahat bulup feyz alamadı. En sonunda Şeyh İlâhî hazretlerine talebe olup, hizmetinde bulundu. Ondan feyz alıp yükseldi. Vefât edinceye kadar onun yanından ve hizmetinden ayrılmadı. Tasavvufta yüksek mertebelere ulaştı ve kemâle erdi. Ömrü boyunca kötü insanlardan uzak oldu.
Duâ etseniz de gözlerim açılsa!
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 03 Şubat 2010
Pîr Muhammed Gencevi hazretleri, Karabağ’ın Gence şehrinden olup, evliyânın büyüklerinden Şems-i Tebrîzî’nin torunlarındandır. On altıncı asırda yaşamıştır. Sözleri çok tesirli bir zat idi. Buyurdu ki:
Geylânlı büyük velî Seyyid Cemâleddîn
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 02 Şubat 2010
Seyyid Cemâleddîn hazretleri, İran’da, Hazar Denizinin güneybatı sâhili boyunca uzanan Geylân bölgesinde yetişen büyük velilerdendir. 1360 (H.762) senesinde Geylân bölgesinde bulunan İsâr köyünde vefât etti. Kabri oradadır. Kıymetli nasihatleri vardır. Bir sohbetinde buyurdu ki:
Nurlu dedenin nurlu torunu
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 01 Şubat 2010
Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, Türkistan’ın büyük velîlerindendir. Silsile-i aliyyenin on sekizincisidir. 1403 yılında Taşkent’te doğdu. Doğumundan îtibâren üstün halleri görülen Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin yüzünde öyle bir nûr parlardı ki, görenler hayrân kalıp, ona duâ ederlerdi...
Ebû'l Hasen-i Kerdeviyye
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 31 Ocak 2010
Şeyh Ebû’l Hasen-i Kerdeviyye, Basra’da yaşamış olan evliyanın büyüklerindendir. Doğum ve vefat tarihleri hakkında bir bilgi yoktur. Vaaz ve nasihatleri çok tesirliydi. Herkes tarafından sevilirdi. Cömertliği ve ihsanları gayri Müslimlere bile ulaşırdı. Çeşitli zamanlardaki sohbetlerinde buyurdu ki:
Haşim bin Utbe (radıyallahü anh)
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 30 Ocak 2010
Ebu Hâşim İbn-i Utbe, Eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Hazret-i Ömer devrinde Sa’d bin Ebî Vakkas, Kadisiye Meydan Muharebesinde Rüstem kumandasındaki 100.000 kişilik İran ordusunu bozguna uğrattıktan sonra (637) Medâyin’e girdi. İran Kisrâsı Yezd-i Cürd yanına alabildiği hazineleriyle Hulvan’a giderken Celûlâ’ya uğradı. Burada askerlerini toplayan Yezd-i Cürd, Mihrân ismindeki kumandanı buraya tâyin edip, kendisi Hulvan’a gitti...
Gelen yardımlarla birlikte 100.000’i geçen İran askeri, Müslümanları bekliyordu. Bu sırada Sa’d bin Ebî Vakkâs (radıyallahu anh) hazretleri, durumu hazret-i Ömer’e (radıyallahu anh) bildirdi. Halîfeden gelen mektupta şöyle buyuruyordu:
“Ey Sa’d! Şunu iyi bil ki, Allahü teâlâ vaadini gerçekleştirecektir. Haşim bin Utbe’ye Ensâr ve Muhâcirden iki bin, diğerlerinden on bin asker vererek Celûlâ’ya gönder. Öncü kuvvetlerin başına Ka’kâ’a bin Amr’ı tâyin et. Allahü teâlâ zafer ihsân ederse Ka’kâ’a’yı, Sevâd bölgesi ile dağlık bölge arasında görevlendir...”