Nurlu dedenin nurlu torunu
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 01 Şubat 2010
Ubeydullah-ı Ahrar hazretleri, Türkistan’ın büyük velîlerindendir. Silsile-i aliyyenin on sekizincisidir. 1403 yılında Taşkent’te doğdu. Doğumundan îtibâren üstün halleri görülen Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin yüzünde öyle bir nûr parlardı ki, görenler hayrân kalıp, ona duâ ederlerdi...
Ebû'l Hasen-i Kerdeviyye
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 31 Ocak 2010
Şeyh Ebû’l Hasen-i Kerdeviyye, Basra’da yaşamış olan evliyanın büyüklerindendir. Doğum ve vefat tarihleri hakkında bir bilgi yoktur. Vaaz ve nasihatleri çok tesirliydi. Herkes tarafından sevilirdi. Cömertliği ve ihsanları gayri Müslimlere bile ulaşırdı. Çeşitli zamanlardaki sohbetlerinde buyurdu ki:
Haşim bin Utbe (radıyallahü anh)
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 30 Ocak 2010
Ebu Hâşim İbn-i Utbe, Eshab-ı kiramın büyüklerindendir. Hazret-i Ömer devrinde Sa’d bin Ebî Vakkas, Kadisiye Meydan Muharebesinde Rüstem kumandasındaki 100.000 kişilik İran ordusunu bozguna uğrattıktan sonra (637) Medâyin’e girdi. İran Kisrâsı Yezd-i Cürd yanına alabildiği hazineleriyle Hulvan’a giderken Celûlâ’ya uğradı. Burada askerlerini toplayan Yezd-i Cürd, Mihrân ismindeki kumandanı buraya tâyin edip, kendisi Hulvan’a gitti...
Gelen yardımlarla birlikte 100.000’i geçen İran askeri, Müslümanları bekliyordu. Bu sırada Sa’d bin Ebî Vakkâs (radıyallahu anh) hazretleri, durumu hazret-i Ömer’e (radıyallahu anh) bildirdi. Halîfeden gelen mektupta şöyle buyuruyordu:
“Ey Sa’d! Şunu iyi bil ki, Allahü teâlâ vaadini gerçekleştirecektir. Haşim bin Utbe’ye Ensâr ve Muhâcirden iki bin, diğerlerinden on bin asker vererek Celûlâ’ya gönder. Öncü kuvvetlerin başına Ka’kâ’a bin Amr’ı tâyin et. Allahü teâlâ zafer ihsân ederse Ka’kâ’a’yı, Sevâd bölgesi ile dağlık bölge arasında görevlendir...”
Osmanlı Şeyhülislamı Dürrizade Arif Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Cuma, 29 Ocak 2010
Dürrizade Mehmed Arif Efendi, seksenyedinci Osmanlı Şeyhülislamıdır. Şeyhülislam Dürrizade Mustafa Efendi’nin oğludur. Doğum tarihi belli değildir. İlk tahsilini babasından aldı. Daha sonra çeşitli medreselerde ilim tahsil etti. Nihayet müderrislik diploması alıp “Haric” rütbesine ulaştı.
Osmanlı ulemâsından Behâyî Abdullah Efendi
Meşhurların Son Sözleri
Perşembe, 28 Ocak 2010
Behâyî Abdullah Efendi, Osmanlı ulemâsındandır. Kanuni Sultan Süleyman, İkinci Selim ve Üçüncü Murad Han zamanlarında kadılık yaptı. Bayramiyye tarikati büyüklerinden Behaeddin Efendinin torunu Lütfullah Efendinin oğludur.
Mısırlı büyük velî Ebü'l-Hasen Sabbag
Meşhurların Son Sözleri
Çarşamba, 27 Ocak 2010
Ebü’l-Hasen Sabbag, evliyânın büyüklerindendir. 1216 (h.613) senesinde Mısır’ın Kınâ şehrinde vefât etti. Ders verdiği medresenin bahçesine, hocası Abdurrahîm el-Kınâvî hazretlerinin yanına defnedildi...
Ebû Seleme ve Ümmü Seleme
Meşhurların Son Sözleri
Salı, 26 Ocak 2010
Ebû Seleme bin Abdülesed radıyallahü anh, en önce îmân edenlerdendir. Resûlullahın halası Berre ile Abdül-Esed bin Hilâl Mahzumî’nin oğludur. İsmi Abdullah’tır. Resûlullahın ve amcası Hazreti Hamza’nın Süveybe’den süt kardeşidir. Hanımı Ümmü Seleme radıyallahü anhadır. Ümmü Seleme de kocası ile birlikte Müslüman olmuştur...
İkimiz de helâk oluruz!
Meşhurların Son Sözleri
Pazartesi, 25 Ocak 2010
Sekizinci asırda Mısır’da yetişen büyük velîlerden Zünnûn-i Mısrî, güzel halleri ve kerâmetleriyle meşhûrdur... Bir gün bu mübarek zatın yanına, Allah adamlarını, velîleri inkâr eden bir genç geldi. Zünnûn-i Mısrî hazretleri yüzüğünü ona verip;
“Bunu çarşıya götür, bir altına sat” buyurdu...
Cemal Halveti'nin Medine yolculuğu
Meşhurların Son Sözleri
Pazar, 24 Ocak 2010
Sultan İkinci Bayezid döneminde İstanbul iki büyük musibet ile karşı karşıya kalmıştı... Bunlardan biri büyük bir deprem meydana geldi, ardından da artçı depremler uzun süre devam etti. Deprem korkusu ile yaşayan halk bir de taun (veba) hastalığı ile karşılaştı...
Hz. Ömer'in oğluna hile yapan Yahudi!
Meşhurların Son Sözleri
Cumartesi, 23 Ocak 2010
Hazret-i Ömerin bir oğlu var idi. Bedenen çok zayıf kalmıştı. Bir Yahudi, bu gence kendisini hekîm olarak tanıttı. Hâlini ve hâtırını sordu. O da, bedeninin zayıflığından bir miktâr bahsetti. Mel’ûn Yahudi tebessüm ederek, “bunun ilâcı kolaydır” dedi. Bu da ilâcını istedi. Zîrâ kalbinde kin ve hîle yoktu...