EMİRSULTAN’IN HİMMETİ
Mücâhid Bahâdır şöyle anlatır: "Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında bir sefere katılmıştım. Bir kale muhâsara edilmişti. İslâm askerleri düşman kalesine tırmanıyor lardı. Ben de bir yerden burçlara doğru tırmanmaya başladım. Kale burcuna yaklaştığım sırada, önüme bir kaya parçası çıktı. Bu kaya parçası yüzünden yerimden oynıyamıyor dum. O sırada aklıma Emîr Sultan geldi ve cânu gönülden; "Ey Emîr Sultan! Bana yardım eyle! Beni bu belâdan kurtar!" diye yalvardım. Birdenbire karşımda bir nûr şelâlesi gördüm. İçinden yeşil elbiseler giyinmiş bir zât belirdi. Bana engel olan taşın üstüne geldi. Üstündeki elbisesini sarkıtıp; "Ey Gâzî! Elbiseye tutun! Sakın korkma!" dedi. Ben de; "Yâ Allah!" deyip, tutundum ve engeli aşmış olarak kendimi kalenin içinde buldum. Emîr Sultan hazretlerinin elini öpüp, ayağının tozuna yüzümü sürmek istediğimde, gözümden kayboldu. Nereye gittiğini de anlayamadım."
Toplam Görüntülenme: 1825
Yayın tarihi: Pazar, 20 Şubat 2005
Bunları okudunuz mu?
- İSTANBUL’UN İŞGALİNDE YAPILAN HIRSIZLIKLAR
- BİR ÇAVUŞUN SUBAYINA MEKTUBU
- ALLAH İÇİN BENİ YUKARI ÇIKARTIN!
- HANGİMİZ KAZANÇLI ÇIKTIK
- ZULM İLE ÂBÂD OLANIN
- Bir kâse yoğurt
- Kamaları Sökülmeyen Tek Batarya
- Elçiye Lüzum Yok
- HERKES YEDİĞİNİ GÖNDERİR
- Yavuz'un kuvveti