Saçıma düşen aklar ölümü hatırlatıyor

Muvaffakuddîn Makdisî hazretleri Hanbelî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. 541 (m. 1146)’de, Nablus’ta doğup, 620 (m. 1233)’de Şam’da vefât etti. Namazı cemaatle kılmanın fazileti hakkında buyurdu ki:

Ubey bin Kâ’b (radıyallahü anh) şöyle anlatır: Bir kimse vardı ki, evi mescide çok uzak olduğu hâlde, bir vakit cemâati kaçırmazdı. Onun bu gayretini görenler “Bir binek alsan da, karanlık veya şiddetli sıcak olduğu zamanlarda, ona binerek gelip gitsen iyi olmaz mı?” dediler. O kimse, “Evimin mescide yakın olmasını, mescide gelip gitmek için bineğimin olmasını arzu etmem. Yürüyerek gelip gitmekle daha çok sevap kazanacağımı ümid ediyorum” dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) o kimseye, “Allahü teâlâ bu amelinin sevâbını sana eksiksiz verecek” buyurdu.
Bu mübarek zatın kıymetli şiirleri vardır. Vefatından kısa bir zaman evvel şu mânâdaki beyitleri söyledi:
“Ey Muvaffakuddîn! Hâlâ gaflette misin? Ölüm yakında senin bulunduğun sokağa da uğrayacak. Geçip giden belâ ve musibetler, ölüm daha çok geç gelir diye seni aldatmasın. Çünkü ölümün nice isâbetli okları vardır. Ölüm kadehleri bizim üzerimizde dönmektedir. Kişi mutlaka ondan nasîbini alacaktır. 'Yarın yaparım?' hülyası ne zamana kadar devam edecek? Her gün en yakın bir dostunun veya sevdiğin birisinin ayrılması da ibret olarak yeterli değil mi? Muhakkak ki sen de, yakında onlara katılacaksın! Ancak ölüm gelince, peşinden ağlayanların ağlaması, seni ölümün elinden kurtarmayacak ve sana fayda vermeyecektir. Saçıma beyazlık, ak düştükten sonra da mı, kabirden başka bir evi imâr edeyim? Eğer böyle yaparsam ahmağım. Saçıma düşen aklar, bana ölümümün yaklaştığını bildiriyor ve doğru söylüyor. Ömrüm her gün eksilmektedir. Onu artık kim geri getirebilir. Kendimi ölmüş, naaşımı uzatılmış bir vaziyette görüyorum. Kimi suskun, kimi içi yanarak ağlıyor. Bana sesleniyorlar, cevap vermeyince, yine kendileri cevap veriyorlar, gözlerinden yaşlar dökerek ağlıyorlar. Sonra daracık bir kabre gömüyorlar beni. Lahdimin üzerine de, onu kapayacak şekilde bir kaya koyuyorlar. En güvendiğim dostum, üzerime hemen toprak doldurmaya başlıyor, bana şefkat ve merhamet sahibi olanlar, beni kabre teslim ediyorlar. Yâ Rabbî! O yalnızlık günümde, beni yalnız bırakma, bana teselli bulacağım şey neyse, onu lütfeyle. Çünkü ben, Habîbin (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bildirdiğin şeylerin hepsine inandım ve onları tasdik ettim...”

Toplam Görüntülenme: 644

Yayın tarihi: Pazar, 19 Ağustos 2018

Bunları okudunuz mu?