Onun annesini buraya getirin

İbn-i Zenceveyh hazretleri hadîs âlimlerinden olup hafız, yani ravileriyle birlikte yüz bin hadis-i şerifi ezbere bilenlerdendi. Horasan’ın Nesâ kasabasında 180 (m. 796)’da doğdu. 251 (m. 865)’de vefât etti. Kitabında şöyle nakleder:

“Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında Alkame adında bir genç vardı. Hep tâat üzere olup, yaz-kış oruç tutar, geceleri sabaha kadar ibâdet ederdi... Bir gün hasta yatağında fenâlık geçirdi. Dili tutuldu. Resûlullah efendimize haber verdiler. Hazreti Ali ve Ammâr bin Yâser (radıyallahü anhüma) hazretlerini Alkame’ye gönderdi. Kelime-i şehâdeti söyletmek için çalıştılar ise de, dili dönmedi. Hazreti Ali (radıyallahü anh) efendimiz, Bilâl-i Habeşî’yi (radıyallahü anh) Resûlullah efendimize gönderdi. Durumu bildirdi. Resûlullah efendimiz; “Alkame’nin anası, babası var mı?” buyurdu. Orada bulunanlar “Yaşlı bir annesi var” dediler. “Annesini buraya getirin” buyurdu. Annesini getirdiler. Ona, Resûl-i ekrem efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “Alkame’ye ne oldu, anlat! Seninle geçinmesi nasıldır?” buyurdu. Annesi şöyle anlattı:
“Yâ Resûlallah! Alkame çok iyidir. Zâhiddir (dünyâya düşkün değildir). Hep ibâdet, itaat üzeredir. Ama ben ondan râzı değilim. Çünkü o, hanımının rızâsını, benim rızâmdan önde tutmaktadır.” Resûlullah efendimiz; “Dilinin tutulması bu yüzdendir. Ona hakkını helâl et de, dili açılsın” buyurdu. Annesi; “Ey Allahın Resûlü! O, benim hakkıma riâyet etmedi. Hakkımı helâl etmem” dedi. Bunun üzerine Resûl-i ekrem efendimiz; “Ey Bilâl! Eshâbımı topla. Etrâftan odun toplasınlar, Alkame’yi yakacağız. Çünkü annesi ondan râzı değildir” buyurdu. Annesi; “Yâ Resûlallah! Benim oğlumu, benim gözümün önünde mi yakacaksınız? Kalbim buna nasıl dayanabilir?” Server-i âlem efendimiz; “Cehennem ateşi, dünyâ ateşinden çok daha kızgın ve yakıcıdır. Sen ondan râzı olmadıkça, onun hiçbir itaati makbul değildir” buyurdu. O zaman Alkame’nin annesi; “Yâ Resûlallah! Ben ondan râzı oldum. Hakkımı ona helâl ettim” dedi ve eve gitti...
Eve vardığında Alkame’nin sesini duydu. Kelime-i şehâdet söylüyordu. Dili açılmıştı. Aynı gün vefât etti. Cenâze namazını Resûl-i ekrem efendimiz kıldırdı. Defin işleri bittikten sonra, Server-i âlem, Eshâb-ı Kirâma dönerek;
“Ey Eshâbım, ey Muhacir ve ey Ensâr! Hanımını annesinden üstün tutana, Allahü teâlâ ve melekler lanet ederler. Onun farz ve nafile ibâdetleri kabul edilmez” buyurdu...

Toplam Görüntülenme: 962

Yayın tarihi: Cuma, 29 Aralık 2017

Bunları okudunuz mu?