Herkes, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmelidir

Celâleddîn Hocendî hazretleri Hanefî fıkıh âlimlerindendir. 719 (m. 1319)’de Türkistan’da Hocend’de doğdu. 802 (m. 1400)’de Medîne-i münevverede vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Kelime-i tevhîdin manasını, Kur'an-ı kerim bildirmekte, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) da bu bildirilenleri açıklamaktadır. Eshâb-ı kirâmın hepsi, bu açıklamaları öğrendi ve kendilerinden sonra gelenlere bildirdiler. Eshâb-ı kirâmın bildirdiklerini hiç değiştirmeden, olduğu gibi, kitaplara geçirerek bizlere ulaştıran yüksek din âlimlerine (Ehl-i sünnet) denir. Herkesin, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmesi, bu inançta birleşmeleri, sevişmeleri lâzımdır. Saadetin tohumu, bu itikaddır ve bu itikadda birleşmektir.
Kelime-i tevhîdin manasını, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle bildiriyor: İnsanlar yok idi. Sonradan yaratıldı. İnsanların bir yaratanı vardır. Her varlığı, O yaratmıştır. Bu yaratan birdir. Ortağı, benzeri yoktur. Bir ikincisi yoktur. O, hep var idi. Varlığının başlangıcı yoktur. Hep vardır. Varlığının sonu olmaz. Yok olmaz. Onun hep var olması lâzımdır. O, yok olamaz. Varlığı kendindendir. Hiçbir sebebe ihtiyacı yoktur. Ona muhtaç olmayan hiçbir şey yoktur. Her şeyi var eden, her vârı her an varlıkta durduran Odur. O, madde değildir. Cisim değildir. Bir yerde değildir. Hiçbir maddede bulunmaz. Şekli yoktur. Ölçülmez. Nasıldır diye sorulmaz. O deyince, akla hayâle gelen her şey, O değildir. O, bunlara benzemez. Bunlar hep Onun mahlûklarıdır. O, mahlûkları gibi değildir. Akla, vehme, hayâle gelen her şeyi, O yaratmaktadır. Yukarıda, aşağıda, yanda değildir. Yeri yoktur. Her varlık, Arş'ın altındadır. Arş ise, Onun kudreti, kuvveti altındadır. O, Arş'ın üstündedir. Fakat bu, Arş Onu taşıyor demek değildir. Arş, Onun lütfu ve kudreti ile vardır. O, ezelde, sonsuz öncelerde nasıl ise, şimdi hep öyledir. Arşı yaratmadan önce nasıl idi ise, ebedî sonsuz geleceklerde de, hep öyledir. Onda değişiklik olmaz. Onun sıfatları vardır. (Sıfat-ı sübûtiyye)si sekizdir: 
Hayat, ilim, sem', basar, kudret, irâde, kelâm, tekvîn. Bu sıfatlarında da, hiç değişiklik olmaz. Değişiklik olmak, kusurdur. Onda kusur, noksanlık yoktur. Hiçbir mahlûkuna benzemez ise de, bu dünyada, Onu kendisinin bildirdiği kadar bilmek ve âhırette görmek olur. Burada nasıl olduğu anlaşılamadan bilinir. Orada da, anlaşılamadan görülecektir.

Toplam Görüntülenme: 964

Yayın tarihi: Salı, 26 Aralık 2017

Bunları okudunuz mu?