Siz, bizden evvel göçtünüz

Ebü’l-Hasen İbni Ni’me hazretleri tefsîr, kırâat, hadîs ve fıkıh âlimlerindedir. 490 (m. 1097)’de Endülüs’ün (İspanya) Meriyye (Merida) şehrinde doğdu. İlim tahsili için Kurtuba’ya (Cordoba) gitti. Sonra Belensiye’ye (Valencia) yerleşti. 567 (m. 1172)’de orada vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kabir yanında hazır oldukları vakit, (Dünya ve âhiret selâmeti, Müslümanlardan ve müminlerden bu kabirde bulunanların üzerine olsun. Biz inşâallah size lâhık oluruz [kavuşuruz]. Siz bizden evvel göçtünüz. Biz de, size tâbi olup, sonradan varırız. Yâ Rabbî! Bizi ve bunları mağfiret et ve affınla günahlarımızdan geç) buyururdu.
Resûlullah efendimiz mübârek zevcelerine de kabir ziyâretinde bu kelâmı (duâyı) söylemelerini emrederdi.
Resûlullah efendimiz bir yetime rast geldi. Babasının kabri başında, yüksek sesle ağlıyordu. O yetîme merhamet ederek, kendileri dahi ağladılar. Buyurdular ki: (Ölüye, elbette yakınlarının bağırarak ağlaması sebebi ile azap olunur. Yani hüzün ve fenalık gelir.) Nice ölü vardır ki, rüyada görülüp, sual eden kimseye, hâlim pek fenadır. Filan ve filandan eziyet görüyorum. Onların çok ağlayıp, feryat ve figanı bana eza ediyor diye, haber verdiği vâkidir. Lâkin bazıları kısa akıllarına uyarak bunu inkâr ediyorlar. Resûlullah efendimiz (Sizlerden biriniz dünyada bildiğiniz bir ölmüş kimsenin kabrine uğrayıp da, selâm verince, o mümin sizi tanır ve selâmınıza cevap verir) buyurdu.
Yine bunun gibi, Resûlullah efendimiz bir cenâze defninden gelince, (Ölü, ayakların sesini işitir ve işitirim işitirim diyerek üzüldüğünü bildirir) buyurdu.
Fıkıh âlimlerinden rivayet olunur ki, bir kimse vasiyet etmeden vefat etmişti. Sonra, gece çoluk çocuğunu dolaşıp (Filana ve filana şu kadar ekin verin. Filan kimseden emanet aldığım kitabını verin) dedi. Sabah olunca, her biri diğerine gördükleri rüyayı söylediler. Ekini verdiler. Lakin kitabı araştırdılar, bulamadılar. Buna taaccüp ettiler. Bir zaman sonra, evin bir köşesinde buldular.
Bir zattan rivayet olundu. Dedi ki: Bir gün kabirler arasında namaza durdum. Güneşin sıcaklığı pek şiddetli idi. Hemen pederime benzer bir şahsı kabrinin üzerinde oturur gördüm. Korkarak namazın secdesini noksan ettim. İşittim ki, "Yeryüzünün genişliği sana dar geldi de, burayı mı buldun? Namazınla bir zaman, bize eza edersin" dedi.

Toplam Görüntülenme: 895

Yayın tarihi: Salı, 25 Temmuz 2017

Bunları okudunuz mu?