Allah indinde en makbul amel

Yâkût El-Habeşî hazretleri ariflerin ve evliyânın büyüklerinden ve meşhurlarındandır. Ebü’l-Abbâs-ı Mürsî hazretlerinin talebelerinin büyüğü olup, Habeşistanlıdır. 707 (m. 1307) senesinde Mısır’da İskenderiye şehrinde vefât etti. Hikmetli sözleri vardır. Bu mübarek zat buyurdu ki:

Dünyada hep kötülük işlemiş olan kimse de vefât edince, dünyada iken onun amellerini yazan iki melek yine onunla beraber olur. Fakat o, kötü amellerinin karşılığı olarak azap görmekte olduğundan, onun yanında olmakla rahatsız olurlar ve derler ki: “Sen, burada dünyada yaptığın kötülüklerin karşılığını görüyorsun.”
Sonra melekler onu kötü kimse diye tanıtırlar. Diğerleri de bundan tiksinirler. Oraya hep kötülük işleyerek gelmiş olan kimse, bu karşılaştığı hâle çok üzülür, yaptığı kötülüklere çok pişman olur. Tekrar dünyaya gelip sâlih ameller işlemek ister. Lâkin artık bu pişmanlık ona fayda vermez...
Îsâ (aleyhisselam), havarilerinden biri ile birlikte bir yere gidiyordu. O zaman o beldede çok meşhur bir hırsız vardı. Hırsız onları görünce Allahü teâlâyı hatırlayarak o zamana kadar yapmış olduğu hırsızlık ve kötülüklere pişman oldu, tövbe etti. Kendi kendine dedi ki: “Hazreti Îsâ, Allahü teâlânın resûlüdür. Yanındaki de filan havârîsidir. Ey nefsim! Sen ise, insanların yollarını kesip, mallarını zorla alan, çok kan dökmüş bir eşkıyâsın...”
Îsâ (aleyhisselam) ile havarisi yaklaştıkları zaman, “Ben de onlara arkadaş olayım ve onlar ile beraber gideyim” diye niyet etti. Sonra da kendi kendine “Ey şakî nefsim! Onlar kim? Sen kimsin? Sen onlarla beraber olmaya hiç layık değilsin. Senin hata ve kusurların o kadar çok ki, sen ancak onların arkalarından yürüyebilirsin” diyerek arkalarından takip etti. İsâ aleyhisselâmın havarisi onun geldiğini fark edince “Bu eşkıya bizim peşimizden geliyor” dedi. Hazreti İsâ “Bırak gelsin. Allahü teâlâ ona pişmanlık ve tövbe ihsân etti” buyurdu...
Bir fıkıh âlimi, kendisinden daha yüksek olan başka bir fıkıh âlimi ile karşılaşınca ona sordu: “Allahü teâlânın indinde en makbul amel hangisidir?” O âlim “Emr-i maruf, yani Allahü teâlânın emirlerini bildirip öğretmek ve nehy-i anil münker yani Allahü, teâlânın yasak ettiği haramları bildirmek ve yapılmasına râzı olmamaktır” buyurdu.

Toplam Görüntülenme: 1089

Yayın tarihi: Perşembe, 09 Şubat 2017

Bunları okudunuz mu?