Ey oğlum! Sakın gıybet etme

Ebü’l-Hasen Sicilmâsî hazretleri Mâlikî mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Aslen Sicilya adasındandır. Cezayir’de Tâfelâl denilen yerde doğdu. 1057 (m. 1647)’de Cezayir’de vefât etti. Bir dersinde şöyle anlattı:

Allahü teâlâ Hucurât sûresi 12. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Müslümanların ayıp ve kusurlarını araştırmayın. Birbirinizi gıybet etmeyin. Sizden biriniz, hiç ölü kardeşinin etini yemeyi ister mi? Bundan tiksindiniz (değil mi?) O hâlde (Gıybet etmekte) Allahtan korkun...” buyuruldu.
Resûlullah efendimize “sallallahü aleyhi ve sellem”, gıybetin ne olduğu suâl edildiğinde buyurdu ki: “Kardeşin hakkında onun hoşlanmadığı şeyi söylemendir. Onun hakkında söylediğin bu söz doğru ise, gıybet etmiş olursun. Söylediğin söz yalan ise iftira etmiş olursun.”
Başka bir hadîs-i şerîfte de; “Üç kimse vardır ki, onlar hakkında konuşmak gıybet olmaz. Zâlim idâreci, içki içen kimse ve yaptığı kötülüğü ilân eden kimse” buyuruldu.
Allahü teâlâdan hayâ etmeyen açıktan günah işleyen, yaptığı kötülükleri insanlardan gizlemeyen bir kimse, hayâ perdelerini yırtmıştır. Artık kendisine hüsn-i zan edilmek durumundan çıkmış, kötülük işlediği kesin bir hâl almıştır. Büyüklerden birisi buyurdu ki: “Gıybetten çok sakın. O öyle kötü bir iştir ki, ona izin yoktur.”
Ediplerden birisi oğluna dedi ki: “Ey oğlum. Yalan olmasa bile gıybet etme! Doğru söylemiş olsan bile, konuşmanı kötü yapmış olursun. Eğer yalan konuşursan, birçok kötülüğü bir araya getirmiş olursun.”
Hikmet sahipleri demişlerdir ki: “Ekmeğini insanların etleriyle (Gıybet ederek) yiyen kimse, kendini manevî kirlerden korumamış olur. Selef-i sâlihînden bazısı, abdesti bozulunca hemen abdest aldığı gibi, ağzından gıybet olan bir söz kaçırmış olsa, hemen abdestini tazelerdi. Yine onlardan bazıları oruçlu iken gıybet etmiş olsalar, o günkü oruçlarını kaza ederlerdi. Fıkhî bakımdan, gıybet yapılınca tekrar abdest almak veya orucu kaza etmek lâzım olmadığı hâlde, o büyükler, emirlere bağlılıktaki yükseklikleri, günahlardan son derece kaçınmaları ve gıybetin çirkinliği sebebiyle böyle yaparlardı.
Hazreti Âişe “radıyallahü anhâ” diyor ki: “Resûlullah efendimizin yanında, bir kadının uzun olduğunu söyledim. 'Ağzında olanı çıkar!' buyurdu. Tükürdüm. Ağzımdan et parçası çıktı." Allahü teâlâ, sıfatları, özellikleri, cisim şeklinde göstermeye kâdirdir.

Toplam Görüntülenme: 1403

Yayın tarihi: Pazar, 05 Şubat 2017

Bunları okudunuz mu?